Velayet Sahibi Annenin Çocuğa Soyadını Vermesi

5/5 - (44 votes)

Genel Bakış

Eşlerin boşanması neticesinde müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesi durumunda anne ile müşterek çocuğun soyadının farklı olması sosyal yaşantı da birçok sorunu beraberinde getirmektedir. Zira velayet sahibi anne ile çocuğun soyadının farklı olması sebebiyle günlük işlemlerde sorun yaşanması ve kadının müşterek çocukla ilgili işlemlerde anne olduğunu belgelemek için nüfus kayıt örneği ile boşanma ilamını ibraz etmek zorunda kalması gibi pek çok sorun yaşanmaktadır.

Türk Medeni Kanunu’nun 173. Maddesinde; “boşanma ile birlikte kadın evlenmeden önceki soyadının yeniden alır.” Hükmü yer almaktadır. Düzenleme gereği boşanma kararının kesinleşmesi neticesinde kadın evlenmeden önceki soyadını kullanmaya başlar.

Yine TMK 321. Maddesindeki; “Çocuk, ana ve baba evli ise ailenin soyadını taşır.” düzenlemesi gereği çocuk aile soyadı olarak babanın soyadını taşır. Madde metninden de anlaşılacağı üzere evlilik birliğinin boşanma ile sona ermesi halinde kararının kesinleşmesiyle birlikte tarafların müşterek çocukları kural olarak babanın soyadını taşır.

Her iki madde metni birlikte değerlendirildiğinde; boşanma kararı kesinleştiğinde kadın evlenmeden önceki soyadını yeniden aldığı, müşterek çocuk ise velayet anneye verilse bile babanın soyadını taşımaya devam ettiği görülmektedir. Bu durum müşterek çocuğun velayetinin anne de olmasına rağmen soyadlarının farklı olmasına yol açmaktadır.

Özellikler müşterek çocuğun yaşının küçük olduğu durumlarda çoğu zaman annesi ile soyadı farklılığını anlamlandıramamaktadır. Bu durumda müşterek çocuğun, annesi ile farklı soyadı olmasını çevresindeki insanlara açıklamasında sıkıntı yaşatmaktadır. Yine resmi işlemler esnasında anne ile çocuğun soyadının farklı olması birçok probleme sebep olmaktadır. Ayrıca bu durum çocuğun söz konusu farklılık sebebiyle ruhsal ve kişisel gelişimini de olumsuz etkileyebilmektedir. Bütün bu sorunlar nedeniyle velayet sahibi anne, kendi soyadının müşterek çocuğa verilmesini istemektedir.

Türk Medeni Kanunu ve yürürlükteki yasal düzenlemeler velayet sahibi annenin müşterek çocuğa kendi soyadını verme imkânı tanımamaktadır. Buna ilişkin olarak 2525 sayılı Soyadı Kanunu’nun 4/2. Maddesindeki Evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuk anasına tevdi edilmiş olsa bile babasının seçtiği veya seçeceği adı alır.” şeklindeki düzenlemenin anayasaya aykırı olduğu iddia edilmiş, Anayasa Mahkemesi 2010/119 Es. – 2011/165 K. sayılı kararı ile söz konusu maddeyi iptal edilmiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının ardından boşanma ile müşterek çocuğun velayet hakkını alan annelere soyadı değişikliği talebiyle dava açma hakkı doğmuştur. Bu şekilde bir talebin Anayasa Mahkemesinin önüne gelmesi üzerine Anayasa Mahkemesi 2013/3434 Es. sayılı bireysel başvuru kararlarında; “velayet hakkı tevdi edilen çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebin, velayet hakkı ve bu kapsamdaki yetkilerin kullanımı ile ilgili olması sebebiyle Anayasa’nın 20. maddesi kapsamında ele alınması gereken bir hukuki değer olduğunu, koruma, bakım ve gözetim hakkı veya benzer terimlerle ifade edilen velayet hakkı kapsamında, çocuğun soyadını belirleme hakkının da yer aldığını, eşlerin evliliğin devamı boyunca ve boşanmada sahip oldukları hak ve yükümlülükler bakımından aynı hukuksal konumda olduğunu, erkeğe velayet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadını belirleme hakkının kadına tanınmamasının, velayet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete dayalı farklı bir muamele teşkil ettiğini, başvurulara konu yargısal uygulamaların ölçülü olduğunun kabul edilemeyeceğini belirterek, eldeki somut olaya benzer nitelikteki başvurulara konu yargısal kararlarda Anayasa’nın 20. maddesi ile birlikte değerlendirilen Anayasa’nın 10. maddesinde güvence altına alınan ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine” karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu kararda üzerinde en çok durulan hususlardan biri Çocuğun Üstün Yararı ilkesidir.

Anayasa Mahkemesi tarafında bu yönde bir karar verilmiş ise de, uygulamada uzun yıllar boyunca velayet hakkı sahibi anne tarafından müşterek çocuğa soyadının verilmesi yönündeki davalar reddedilmiştir. Bu durum Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında görüş ayrılığına sebep olmuştur.

Velayet sahibi annenin müşterek çocuğa kendi soyadını verilmesi için yapılan yargılama neticesinde dosya Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin önüne gelmiş ve AİHS ve Anayasal düzenlemeler çerçevesinde konu tartışılmıştır.

Yargıtay 2. H.D. 2018/1306 Es – 2018/4719 K. sayılı kararı ile; “velayet hakkı tevdi edilen annenin çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebinin velayet hakkı kapsamındaki yetkilerin kullanımı ile ilgili olduğu, velayet hakkı kapsamında çocuğun soyadını belirleme hakkının da yer aldığı, aynı hukuksal konumda olan erkeğe velayet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadını belirleme hakkının kadına tanınmamasının velayet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete dayalı farklı bir muamele teşkil edeceği, evlilik birliği içinde doğan çocuğun taşıdığı ailenin soyadını, evlilik birliğinin sona ermesi ile kendisine velayet hakkı tevdi edilen annenin kendi soyadı ile değiştirmesini engelleyici yasal bir düzenlemenin bulunmadığı, somut olayda söz konusu değişikliğin çocuğun üstün yararına da aykırı bulunmadığı ve çocuğun soyadı değişmekle kişisel durumunun değişmeyeceği (TMK m. 27) dikkate alındığında, Anayasa Mahkemesinin benzer olaylarda verdiği hak ihlaline ilişkin kararları da gözetilerek, davanın kabulüne karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” şekilde hüküm kurarak Anayasa Mahkemesi ile var olan uyuşmazlığı gidermiş ve soyadı değişikliği talebinin kabulüne karar vermiştir.

Gerek Anayasa Mahkemesi Kararı gerekse de Yargıtay’ın emsal kararı incelendiğinde velayet hakkı kapsamında anne tarafından müşterek çocuğa kendi soyadının verilebilmesi için bazı koşulların bulunması gerekmektedir. Buna göre; müşterek çocuğun velayetinin annede olması ve soyadı değişikliğinin çocuğun üstün yararına aykırı olmaması gerekmektedir. Bu şartların birlikte bulunması durumunda anne tarafından müşterek çocuğa kendi soyadının verilmesi talep edilebilir.

Yargı mercileri tarafından verilen kararlara rağmen yasal veya idari bir düzenleme yapılmaması sebebiyle günümüzde halen velayet sahibi anne, müşterek çocuğa kendi soyadını verebilmek için dava açmak zorundadır.

Görevli Mahkeme

Velayet sahibi annenin müşterek çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesine yönelik açılacak dava 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. Maddesi gereğince Aile Mahkemesinde açılmalıdır.

Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde 4787 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir.

Yetkili Mahkeme

Açılacak davada yetkili mahkeme HMK 384. Maddesi gereğince kadının oturduğu yer mahkemesidir.

Husumet

Velayet sahibi annenin müşterek çocuğa kendi soyadının verilmesine yönelik açılacak davadan husumet babaya ve nüfus müdürlüğüne yöneltilmelidir.

Açılacak Dava

Müşterek çocuğa kendi soyadını vermek isteyen anne, Yargıtay 2. H.D. 2018/1306 Es – 2018/4719 K. Sayılı kararını dayanak göstererek “Çocuğun Annesinin Soyadını Kullanmaya İzin” davasını açmalıdır.

Açılan davada velayet sahibi anne, müşterek çocuğa kendi soyadını verme talebinde haklı olduğunu ispat etmek zorundadır. Anne bu doğrultuda gerekirse tanık dinletebilir ve her türlü delille talebinin haklılığını ispatlayabilir.

Şayet açılan davaya baba karşı çıkıyorsa, bu durumda davalı baba tarafından da müşterek çocuğun kendi soyadını taşımaya devam etmesine yönelik her türlü delil ileri sürülebilir.

Hakim tarafların sunduğu delilleri değerlendirerek ve bildirdiği tanıkları dinleyerek müşterek çocuğun velayet sahibi annenin soyadını kullanmasında üstün yararının olup olmadığı araştırır. Müşterek çocuğun, velayet sahibi annenin soyadını kullanmasında üstün yararı varsa ve anne de bu talebinde haklı ise mahkeme çocuğa annenin soyadının verilmesi yönünde karar verir.

 

 

 

 

Web sitesindeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Coşkun MERİÇ’e aittir.  Sitedeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

 

Loading

Paylaş:
Comments
  • Coşkun bey işinizde gerçekten uzmansiniz davalarinizi titizlikle takip ediyorsunuz ve sonuç alıyorsunuz sizlerle çalışmak çok güzeldi başarılarınızın devamını diliyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Danışma Formu

Danışmanlık hizmeti almak ister misiniz? Meriç Hukuk ve Danışmanlık Bürosu uzman avukatları olarak tüm alanlarda müvekkillerine etkin hukuki danışmanlık ve dava takibi hizmeti sunmaktadır.




    Randevu Tarihi: