Genel Bakış
İcra ve İflas kanunundaki düzenlemeler, alacaklıya elinde hiçbir yazılı belge olmasa dahi icra takibi başlatma ve alacağını tahsil edebilme imkânı vermektedir. Alacaklı olduğunu iddia eden kişi, elinde hiçbir belge bulunmasa dahi sözlü veya yazılı olarak icra dairesine başvurarak borçlu hakkında ilamsız icra takibi başlatabilmektedir. Bu durum uygulamada kimi zaman kötüniyetli olarak kullanılmakta ve gerçekte borçlu olmayan kişilere karşı da icra takibi başlatılmasına yol açmaktadır. Bu şekilde başlatılan icra takibine haksız takip denilmektir.
Bu şekilde başlatılan icra takiplerine karşı borçlu olarak gözüken kişinin süresi içerisinde itiraz ederek icra takibini durdurma imkanı olmasına rağmen bazı durumlarda borçlu bu süreyi kaçırmakta veya icra takibinden haberdar olmamaktadır. Böyle bir durumda alacaklı tarafından icra takibi kesinleştirilerek gerçekte borcu olmayan kişilere karşı alacağın tahsili amacıyla haciz işlemleri yapılmaktadır.
Gerçekten de takibin kesinleşmesi üzerine alacaklı tarafından borçlunun maaşına haciz konulması, banka hesaplarına bloke konulması veya araç ve taşınmazlarının haczedilmesi durumunda borçlu maddi açıdan mağdur olmasının yanında ailesi, işyerindeki mesai arkadaşları veya sosyal çevresi tarafından da olumsuz intibaya sebep olmaktadır. Yine hiçbir borcu bulunmayan kişiye karşı alacaklı tarafından ikamet ettiği eve ya da çalıştığı işyerine hacze gelinmesi durumunda borçlunun yaşayacağı üzüntü ve çevresine karşı düşeceği durumun telafisi çok zordur.
İcra İflas Kanunu’nda borcu bulunmayan kişilerin icra takibini sonlandırması ve haksız yere tahsil edilen paraların iadesi için menfi tespit ve istirdat davası gibi hukuki düzenlemelere yer vermekte ise de borçlunun manevi olarak yaşadığı üzüntünün doğrudan bir yaptırımı bulunmamaktadır. Ancak borçlu TBK’daki genel hükümler çerçevesinde uğradığı manevi zararın giderilmesini isteyebilir.
Kanun koyucu TBK 58/1. Maddesinde; “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.” Hükmünü düzenlemiştir.
Buna göre alacaklı tarafından borçluya karşı haksız yere icra takibi başlatılması ve gerek borçlunun yaşadığı üzüntü gerekse de çevresine karşı tabiri caizse rezil olması gibi durumlarda borçlu tarafından kişilik haklarının zedelenmesinden kaynaklı uygun bir manevi tazminat talep edilebilir.
Borçlu tarafından TBK 58. Maddesi kapsamında haksız icra takibi sebebiyle manevi tazminat talep edilebilmesi için alacaklı tarafından başlatılan icra takibinin haksız olması, borçlunun manevi olarak zarara uğraması ve borçlunun uğradığı zarar ile haksız icra takibi arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekmektedir.
Türk hukuk sistemine göre manevi tazminat bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Bu sebeple de davacı-borçlu tarafından talep edilecek manevi tazminat miktarı belirlenirken; tarafların kusur oranı, ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak hakkaniyete uygun ve makul bir miktar talep edilmelidir.
Borçlunun haksız icra takibi sebebiyle bir zarara uğraması durumunda açacağı manevi tazminat davasına ilişkin zamanaşımı süresi TBK 72. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre borçlunun haksız icra takibi başlatılması sebebiyle açacağı manevi tazminat davasında zamanaşımı süresi borçlu tarafından haksız icra takibinin öğrenilmesinden itibaren 2 yıl, her halükârda haksız icra takibinin açılmasından itibaren 10 yıldır. Bu sebeple de açılan haksız icra takibini öğrenen ve iki yıl geçmesine rağmen bir dava açmayan borçlunun tazminat davası açma hakkı söz konusu olamayacaktır.
Görevli Mahkeme
Alacaklı tarafından haksız icra takibi yapılması durumunda kiracı tarafından açılacak manevi tazminat davası HMK 2/1 hükmü gereğince Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmalıdır.
Taraflardan en az birinin tacir olması durumunda ise, görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olmaktadır.
Yetkili Mahkeme
Açılacak davada yetkili mahkeme haksız icra takibine uğrayan borçlunun ikamet ettiği yer mahkemesidir.
Husumet
Haksız icra takibi kapsamında borçlu tarafından açılacak manevi tazminat davasında husumet icra takibi başlatan alacaklıya yöneltilmelidir.
Açılacak Dava
Gerçekte hiçbir borcu bulunmamasına rağmen haksız yere ve kötüniyetli bir şekilde icra takibi başlatan ve haciz işlemleri yapan alacaklıya karşı borçlu tarafından kişilik haklarının ihlalinden kaynaklı manevi tazminat davası açılabilir.
Açılan davada ispat yükü davacı olan borçluya aittir. Davacı-borçlu yargılamada gerçekte borçlu olmadığını, davalı-alacaklı tarafından haksız bir şekilde icra takibi başlatılarak kendisinin manevi yönden üzüntü duymasına sebep olunduğunu ispat etmelidir.
Mahkeme tarafından yapılan yargılama neticesinde manevi tazminatın talep edilebilme şartlarının oluşup oluşmadığı araştırılır. Davacı-borçlu bu hususta her türlü delile başvurabilir. Hakim tarafından manevi tazminatın şartlarının oluştuğu yönünde bir kanaat oluşması durumunda uygun bir manevi tazminata hükmedilir.
Hakim hükmedilecek manevi tazminat miktarını belirlerken; davacı-borçlunun kişilik haklarını ihlaline yol açan eylem ile manevi tazminat miktarı arasında makul bir oran olup olmadığına, belirleyeceği tazminat miktarının bir tarafın zenginleşmesine yol açıp açmadığına ve uğranılan manevi zararla orantılı olarak üzüntüyü hafifletecek bir miktarda olması hususlarına dikkat ederek makul ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminat miktarı belirler.
Web sitesindeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Coşkun MERİÇ’e aittir. Sitedeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir